Navigasyon |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Windows Live™
|
|
ßogazıma Gecirilmiş Soguk İplere Aldırış Etmeden, Ölümüne Sevdim O Sıcak Gülüşlerini.. Çünkü Sen Yalnızlıgına İnat, ßir Ömürßoyu
...Paylaşmanın Asaletini Bencilligin Cirkinligine Degişmem...
Klicken Sie auf Speichern um die Anpassungen zu speichern, bevor Sie Titel und Slogan bearbeiten.
25 April

Belkide yalnızlıgımda buldum seni....
içimde hayata dair onca öfkenin,onca kızgınlıgın,
asiligin buram buram hayata inat yasamanın ortasında buldum seni..
Bahar yeli gibi geldin,en güzel mevsimleri kıskandıran ve en güzel maviye inat....
offff sevdim seni.......
ama sen benim olmadın ki
tıpkı diger hersey gibi......
Her vuslata,her acıya,hoyratlıga katlanan yılların yüregi,benim olmayısına katlanamayacak gibi...simdi bir
dar agacında asılı duran suretim var....
ve ayak ucumla devirsem tabureyi, senli düslere uyusam...
Kovalarken seni,kaçısların saplar yüregime kordan hançeri..
sensizlik düsüncesi içimi kemirirken,
yanarken alev alev en kuytu sessizligim..
ah sevgili
sen benim olmadınki
olamadın ki..!!
Simdi karanlık odanın ortasında kaderime aglarken,yalnızlıgımı ve sevdamı haykırırken buz dan örülü duvara,ve geçmise çizik atarken ve yarını yok sayarken
ve sende dirilirken ben ve son sözlerim düserken dilimden...
BiTMiSTiN DiMii ?!!.....
BENiM OLAMAYANA
|
|
|
GEL DİYE DEĞİL SEV DİYE DEĞİL SADECE BİL DİYE

GeL Diye DegiL..Sev Diye DegiL..Sadece BiL Diye..!
Yanımdayken uzaklardasın.. yaklaşmak istiyorum izin vermiyorsun.
Yüreğimi yüreğine sakladım oysa bilmiyor musun?
Yanındayken yakın olamadım şimdi gidiyorum.
Artık yanında da olamayacağım.
Fark edecek misin yokluğumu, hissedecek misin yüreğindeki yüreğimin atışlarını..
Bir umuttu belki sana olan duygularım; belki seversin umudu..
Aslında her geçen günün sonunda bu umudum biraz daha tükeniyordu, tüketiyordun.
Biraz daha eziliyordum söylediklerinle yada söylemediklerinle...
Ne çok isterdim o yüreğin benim için çarpmasını,
kalbindeki sevginin benim için olmasını, o sevgiyi karşılıklı yaşamayı...
Ama hani söz vardır ya "Ben Seni Sevdim, Sen Beni Sevmesende Olur. Zaten Aşk Budur.."
Daha ilk günden umutsuzdu belki benim sevgim.
Ama tek suçlu ben miyim?. Senin hiç mi katkın olmadı bu yüreğe…
Sen hiç bir zaman sonu olmayacağını bildiğim halde sevdiğim,yüreğimi vermekten korkmadığımsın..
Suç olduğunu bildiğim halde işlediğim Günahımsın..
Ama sen benim için hala Canım, Canımdan öte Hayatım,
Canımın İçi, Koca Bebeğim, Nazar Boncuğumsun....
Seviyorum Bu Sevginin Seninle Bitmeyeceğine İnanacak Kadar
Gel diye değil, Sev diye değil... Sadece Bil Diye.....!
SENSİZLİK
Ben burda sensiz, sen orada bensiz
Ümitlerimi yitirdim, kendimi kaybettim
Gözyaşlarım sel
En yakın dostum ise yalnızlık olmus
O unuttu - ben unutamadım
Sözde seviyordu
Ne iştir bu vazgeçemedim
Seni unutmaya kararlıydım
Fakat gözlerin gelince aklıma olmadı
Bende unuturdum senin gibi kalpsiz olsaydım
Mutluluklar çok uzak
Acılar ise yanıbaşıma
Seni içimden söküp atardım mümkün olsaydı
Şöyle,birgün kavusamıyacağımı bile bile
Seni bende yasatirmiydim
Huzur pesinde koşarken
Acilarin kapisini çalarmıydım
Benim için aşk yaşanılması gereken en güzeli
Senin icin ise bir maceraydı
En büyük fırtınada dinermis
İste bizim askimizda bitti... bir fırtına misali
SENSİZLİĞİN ne kadar ZOR olduğunu birkez daha anladım...!!!
|
Ne olur öyle bakma bana cesaretim kırılır
Gözlerinin gözlerime değdiğinde kararımdan vaz geçmemden korkarım
Bırak elimi, kopsun kalbime bağlı görünmez halatlar
Saçımı son kez okşa, tara yine eskisi gibi
Topla kalan saç tellerimi tek tek taraktan
Onlar olsun hep sana yakın
Paltomu giyiyorum
Hep nefret etmiştin senin önünde bunu yapmamdan
Gün gelir son kez paltomu giyip gitmemden korkardın ya
Söz verdirmiştin bana...
O son defa da sen giydirecektin paltomu yine
Ne olur öyle bakma bana cesaretim kırılır gidemem
Var sayalım köşedeki bakkala gidiyorum
Yine sıcacık ekmek alıp geleceğim kahvaltıya
Sen yine sıcak ekmeğin ucunu koparıp yedim diye surat asacaksın bana
Yine paltomun üzerinde kedi tüylerini gösteriyorsun bana
Sonra elbise fırçası ile toplayacaksın tüm tüyleri de anılarımla
Onlarda sende kalsın ne olur
Sıra geldi ayakkabılarımı giymeye
Çizme giymemi hem çok sevdin hem de hep nefret ettin ya
Yine ben portmantoya oturuyorum ve sen yine işe gidermişim gibi....
Ama öyle yapma.... ellerin titriyor sanki bu defa
Önce sağ ayağımı sokuyorsun çizmenin içine
Fermuarı her diş yukarı çekişinde haps ediyorsun içine birer tutkulu dokunuşumuzu
Sonra sol ayağımı alıyorsun....
Bu daha da acılı oluyor. Çünkü her fermuar dişinde
Sana olan tutkumdan bir parça haps ediyorsun içine
Artık hazırım..
Kalkıyorum ayağa
Son bir kez bakıyorsun şöyle bir tepeden tırnağa
Haklısın son bir şey daha var...Şapkamı unuttuk..
Dışarısı soğuk..
Zaten sensizken ben hep üşürüm ya...Yine çok üşüyorum
Şapkayı da takıyorsun senin okşamana hasret kalacak saçlarıma
Öyle bir tak ki birtanem, kimseler görmesin onları
Artık hazırım..
İçine anılardan bir demet koyduğun çantamı da takıyorsun sol omzuma
Kapıyı açıyorum....
Ama ne olur bana öyle bakma cesaretim kırılır, gidemem
Arkamı dönerek yürümeye başlıyorum
Dizlerimin titrediğini, ruhumun üşüdüğünü görmemelisin
Bakma arkamdan öyle birtanem sana son kez yüzümü dönemem
Derinliklerinde kaybolduğum gözlerinin içine son kez bakamam
Vazgeçerim kararımdan, gidemem diye korkarım
Her zamanki gibi güçlü ve dimdik gittiğimi hatırla
Sana yüzümü dönersem ağladığımı görürsün
Ne olur arkamdan bana öyle bakma gitmeliyim ben artık
Senin ne olduğun benim için hiç önemli değil
Sonuçta gözlerimin sana baktığı kadarsın.
Ben o gözleri senden çektiğim an,
Hoş bir anı olarak kalırsın…


Hiçbir yere sığmadı bu yüreğim
Adım kent sürgünü kaldı bu yüzden


“oysa
keman çalar,
resim çizer
yine de bakardım__
kumrulara…
gitmeselerdi
eğer… ”
sen tutup
en uzak yere itiyorsun
___ hüznü ______
bin bir çaba
o
daha ilk kalp atışında
yine
sana
dönüyor…
____ ^^
Şafak
Bir başımayım eksilmelerin izdüşümünde...
Alıp kendimi içime saklanasım var...
Senden geçmek var bir de, seni bırakmadan..
Susmak hep susmak....

SEN HANGİ MEVSİMİN YAĞMURUSUN
Seni yağmalamışlar kuytularda korkuların nefes nefese
Yüreğinden bıçaklanan sevdalarda
Pişman mısın kendine düşman mısın?
Hep yanlış sevdalara çiçeklenmiş kuruyup savrulmuşsun
Hasretin çıldırıyor anılara gecelere sığmıyorsun
Şu soğuk duvarların dili olsa anlatsa keşke neler çektiğini
Buz gibi yastıklara sarılıp da sabahı nasılda zor ettiğini
Ağlıyor ağlıyorsun
Artık gülüp geçiyorsun aşklara inanmıyorsun!
Yorgunsun biliyorum oysa birtek sözcük yeterdi anlatmaya
Saçların o elleri özlüyor
Çığlar yuvarlanıyor ömrünün uçurumlarında
O en saklı yerinde ağlayan kahkahalar hangi yasak umudun ihanetidir
Birer birer kopartmışlar büyüttüğün çiçekleri
Anlıyor musun?
Oysa sen anılıyor, ağlıyorsun!
Yaprak döken gençliğinin satır aralarında
Altı kırmızıyla çizilmiş ve tırnak içine alınmış suskunluğun başharflerisin
Şehirler uyurken boğazına sarılırken öfkeler
Bu gizli gülmelerin bu sessiz ağlamaların nedir anlamı?
Sen hangi mevsimin yağmurusun
Yoksa....?
Ağlıyor musun?

Gitme ruhum…
Sen yokken hicran düşer bu şehre.
Gitme sevgim…
Sen yokken tutsak düşerim bir isyan gecesine,
Ölürüm sen yokken.

Beni güzel hatırla!
Bunlar son satırlar...
Farzet ki, bir rüzgârdım, esip geçtim hayatından
ya da bir yağmur sel oldum sokağında
sonra toprak çekti suyu...
Kaybolup gittim, belki de bir rüya idim senin için.
Uyandın ve ben bittim...
Beni güzel hatırla!
Çünkü; sevdim seni ben, herşeyini...
Sana sırdaş oldum, dost oldum,
koynumda ağladın.
Yüzüne vurmadım hiçbir eksikliğini,
beni üzdün, kınamadım.
Alışıktım vefasızlığa, el oldun aldırmadım...
Beni güzel hatırla!
Sayfalarca mektup bıraktım sana.
Şiirler yazdım her gece, çoğunu okutmadım.
Sakladım günahını, sevabını içimde
sessizce gittim...
Senden öncekiler gibi sen de anlamadın.
Beni güzel hatırla!
Sana unutulmaz geceler bıraktım
sana en yorgun sabahlar...
Gülüşümü, gözlerimi, sonra sesimi bıraktım.
En güzel şiirleri okudum gözlerine baka baka,
söylenmemiş "Merhaba"lar sakladım her köşeye
vedalar bıraktım duraklarda.
Ne ararsan bir sevdanın içinde
fazlasıyla bıraktım ardımda.
Beni güzel hatırla!
Dizlerimde uyuduğunu düşün,
saçını okşadığımı, üşüyen ellerini ısıttığımı,
mutlu olduğun anları getir gözünün önüne.
Alnından öptüğüm dakikaları...
Birazdan kapını çalan kişi olabileceğimi düşün
şaşırtmayı severim biliyorsun.
Bu da sana son sürprizim olsun.
Şimdi, seninle yaşanan günleri ateşe veriyorum
beni güzel hatırla.
Gidiyorum...
OKAN SAVCI

Hep aynı olmak zorunda mı ayrılıklar?
Hep aynı olmak zorunda mı ayrılıklar?
Yalnızlığımın sesini kimse dinlemedi.
Ben yalnızlığımı haykırdım
Ama kimse duymak istemedi.
İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz biz
Sen gittin ya dilim yarım, uyaklarım kayıp… Gidişinle tükendi kelimeler…
Kanayan düşlerimin içinden, çekip çıkarıldı kimsesiz esir hisler..
Candı, kandı… ama hükmü yoktu… Çaresizlik tavında demini almıştı yarınlar…
Adı olmayan bir sevda, çıkmaz sokak misali, takılıp kaldı dikenlerine imkansızlığın…
Yokluğun bıçak gibi keserken geceyi, karanlık gülümsedi bir an… Ve ardında yeşerdi cansız seviler…
Sözler uyumsuzluğunu kusarken gecenin koynuna, sahipsiz uyaksız sevdaya dair tüm kelimeler…
Kimliksiz bir duygunun esaretinde bedeni olmayan ruhlar, ruhsuz bedenlere inat, canhıraş bir çabayla tutunmakta bugüne. Dünden bugüne… Dünün gölgesinde yaşarken bugünü, ama sevdasız ama yarınsız...
Keşke'lerin kaygısı çöreklenmiş yorgun bedenlere…
Özgürlüğü takıp bir kuşun kanatlarına, yarınlardan uzanmak vardı sevgili sana...
Hiçbir şeyi umursamadan dikenli tellere rağmen.
Kanayan ellerimize, yüreğimize, birbirine hasret bedenlerimize, imkansızlığa rağmen...
Bana rağmen... Sana rağmen...
Sınırlar yok etmeden bizi...
Tek bir kez.
Son kez.
Dokunsan yüreğime...
Ve ben o an ölsem
Gece gözlerinin derinliğinde...
Tek bir kez ve son kez...
”İki sınır ülkenin dikenli telleriyiz biz, dokunsak kanar ellerimiz…”

Suskunum Artık
Suskun bir kentin yagmuru gözleyen gecelerinde büyüttüm düşlerimi. Acıya yarenlik edecekti yüreğim. Bu yol boyu, ardınca hüzün bırakıp, bir bir çoğalttım yalnızlığımı. Yürüdüm. Adımlar büyüdükçe şehirler de büyüdü. Bir çöl akşamının dili tutulmuş soğuğuna düştüm.
Her şey üşüdü içimde, ne hayata değdi ellerim, ne de ölümün gizlerine... Bir çıkmaz sokağa vurdu adımlarım. Duvarlar söktü bağrındaki en mahrem sırları. Yüzüme vurdu gece üşüdüm.
Bir kenarda bir avuç düşle gözleri bağlı çocukluğum neye gizlenirdi? Sır tutmaz dertlerim vardı sırtımda, alnımda yaşıma ters orantı bir kavga… Sonra yağmurlar indi bu şehre,sessizce..Ve ben adına defalarca çizgi çekilmiş bir fail oldum.
Sel vurdu ömrüme, şehrime.Her şey kapılıp gitti ardından.
Islak saçlarımla, ıslak ellerimle geldim düş sancım; inan bu şehri ben ağlatmadım.
Yokluğunun emareleri çöktü omuzlarıma,yine vakit hüzne dalma vaktidir. Sakinleşmemiş yaralarımdan çaldığım kanlarla geldim sana.
Ömrüme sızan bu sancılarla nasıl dönerim geri. Ardına bir avuç kül vaat eden bir ömre sığar mı bunca yalnızlık? Şimdi bir kabus olur düşlerim, ve düşer bir bir gecenin kara yazılarına.
Ne zaman susacak bu kelimeler?
İçimdeki bu çığlık ne zaman kesilecek?
Mahur gözlerine mi vurdu hazan; ne olur bir şey de.
Kabulümdür senden gelen… Ritmi bozuk gönlüme bir merhem sür; düş sancım!
Avare yürüyüşlerime yol ol, iz ol. Kimliğimden hatırıma düşen ismim ol. Şimdi delilik, susma vaktidir.
Gök kuşağında düşleri uçurma vaktidir.bir yamaca tutunmuş ellerimde parmak parmak ölmektir. Gidişindir adına yeminler ettiğim.
Bitişimdir içimdeki suskunu terk edişim.
Düş sancım ;yaralarımın adıdır adın.
İçimdeki çocuğu hep aldatışım.
Sensiz düşlere kanmayışım.
Korkuma bürünene asi yalnızlığım.
Ben hala unuttuğun duraktayım…
-Alıntı-
BANA MEKTUP YAZ
Sevgilim,yabangülüm!..
Bana mektup yaz gittiğin yerlerden...
Aynaya aksedenleri, yaşadıklarının azını ,gördüklerinin birazını anlat bana...
Benden giderken yorgun anılarını doldurduğun
bavulu anlatma bana...
Mayın tarlasının ortasında patlayan aşkımızın sende bıraktığı kalıntılardan söz etme bana...
Kanayan dudaklarından bahsedip de kabuk bağlamış
yaramı kanatma sevgilim!..
Ezberlediğim güzelliğini anlat bana yabangülüm...
Küçük evini anlat bana,bahçesine ektiğin çiçekleri anlat...
Benim için kırmızı bir gül ek bahçene ve onu
anlat bana özene bezene...
Sabah odana dolan güneşin seni nasıl uyandırdığını anlat...
Uyandığında yüzünü örten uzun saçlarını nasıl
bertaraf ettiğini anlat...
Saçlarına yaptırdığın gölgeleri anlat,hayatın gölgelerini
anlatma ne olur!..
Ve sevgilim rüzgarları bile kıskandıran saçlarından bir tutam bile
kesmeyeceğine dair söz ver bana...
Pencerenin pervazlarına konan kuşlarla muhabbetini...
Sahil kenarında simitini bölüştüğün martıları anlat bana...
Kuğu gibi zarif boynuna taktığın inci kolyeni...
Dudağının kenarında ki zamanın oluşturduğu
kıvrımları anlat bana...
Ellerinin hala eskisi kadar güzel olduğundan bahset...
Beklediğin otobüs duraklarını anlat bana...
Yağmurları anlat ama gökyüzünden yağanları...
Yüreğine yağan yağmurlardan bahsetme olur mu?..
Yeni çıkan şarkılardan,okuduğun şiirlerden dem vur bana...
Yürüdüğün yollardan ve mutlu olduğundan bahset...
Gülümseyişlerini anlat bana doğan güneşe inat...
Tek damla gözyaşını dökme mektuba sakın
yazılar silikleşmesin,kahretme beni!..
Ve sevgilim benden mektup bekleme sakın...
Ben senin giderken kanayan parmaklarına iliştirdiğin bavulun içinde ki yorgun anılardan biriyim artık...
Bana mektup yaz sevgilim!..
Beni mektupsuz bırakma emi?..
Pasiflora61...
Mevsimlerden sonbahardayım...
Resimde sapsarı yapraklar, kurumuş dallar, yılgın bir rüzgar
Ve ne yapacağını bilmeyen bir çocuk var.
Aslında sana söylemek istediğim çok şey vardı:
Mesela keşke bu kadar büyük sevdirmeseydin kendini.
Neyin bedelini ödediğimi bilmiyorum
Herşeye rağmen sana da kızmıyorum, kızamıyorum
Acım durulduğunda bir şarkı söylerim belki
Belki o zaman anlarsın.
Bunca hüzün bizde iyi durmadı
Ve bu ayrılık bu aşka hiç yakışmadı
Erhan GÜLERYÜZ

Sizin KEŞKEleriniz varmı?
Yazmak ister misiniz?


hayatın en hüzünlü anı
mevsimine kapıldığın kişinin
bahçesinde açabilecek
bir çiçek olmadığını
anladığın andır…

Sizin için HAYATIN EN HÜZÜNLÜ ANI nedir desem?

"Dilime dolanmış adınla başlıyorum sonu gelmez satırların en başına..."
Sana dair harflerim, kalemimden akan mürekkebe bulaştı yine …
Silinmez bir daha ak sayfanın silüetinden…
Yazdığım her bir satır, keşkelerin dudağıma hapsolduğu buruk bir tebessüm suratıma çarpıyor senden yansıyanlarla... Acıtıyor canımı, sızısı yakıyor genzimi, ağlamaklı oluyor gözlerim, yaşlar inat ediyor yanaklarımdan süzelmek için…
İlk defa pişmanlık duyuyorum oysaki…
Ve ilk defa kelimelerimin peşinden kalemimi isteyerek koşturuyorum...
-"Belki bir anda, bir virgülde veya ucu açık kalmış cümlemin sonundaki üç noktada seni yakalar umuduyla..."
İkimiz için yazılmış senaryoda iki acemi aşığın üstlendiği rolün altında ezildik... Yanlış zamanlarda, yanlış yerlerde repliklerimiz ezberimizi bozdu..
Rolümüzü yanlış oynadık...
Perde acımasızca kapandı yüzümüze, bir daha açılmamak üzere...
Üzerimize yıkılan dekorun altında kaldık…
Harab oldu duygular, ezildi umutlar, kırıldı can...
Ve can kırıkları batmaya başladı en can alıcı yerlere…
Kanıyor…
Kanatıyor…
Kan ağlıyor...
"Bir zamanlar canımın attığı "sen", canımı yakıyor artık.."
Ya yakmalı senin için biriktirdiğim tüm harflerimi...
Ya da yazmalı...
Kalemimle beraber bitene kadar "seni"…
--Alıntı--

Yâr(en) demişim sana…
Sen bir kitap kapağı gibi kapamışken adımı,
Ben her sözcükte seni okuyorum harf harf…
Tümcelerimin boyun büküşlerine aldırma yar!
Gözü yaşlı satırlarımın k( c )an döküşlerinde büyütüyorum keşkelerimi…
Harflerimin ayağı kayıyor uçurumlarından.
Oysa sen bir liman sakinliğiydin yüreğime…
Bir gün batımı huzuru…
Uçsuz bucaksız bir özgürlüktün mavilerime…
Ateşe verdin kıyılarımı apansız sinsice…
Züleyha’nın kaderine razıydım Yusufsun diye…
Peşinden koşmaya kınanmaya dile düşmeye…
Nerden bilirdim dil(in)den düşeceğimi?
Bir sözünle ateşe verdin uğruna ödenen bedelleri…
Gitme demem git şimdi!
Bir metalin içine bindirip vedalarını,
son bir kez kokunu çekmeden tiryakiliğim
son bir kez düşmeden kollarının girdabına
bir buseyi çok görüp alnıma
en kara yazgıları sür de git!..
Son fethedilen miyim meçhul ama sen son Fatih’im…
Bilsen kaç varlığa hiçlikti fetihlerin…
Ama dur gitme!…
Şu topraklarımda dalgalanan sancağını indir öyle git!
Yüreğimden sevdanı dilimden adını sök de git!
Ciğerlerimden kokunu gönlümden gözlerinin okunu çek de git!
Sözlerimi esaretten kurtar dilimi çöz de git!
Kaç kez uğurladım seni bu kentten?
Kaç kez boynu bükük bıraktın ardından el sallayışlarımı garlarda?
Dönüşünün umuduyla gidişine dayanamazken
bu müebbet vedaya nasıl dayanırım söyle?
Ah yar…
En yakınımken uzağımdın.
Şimdi benden öte bensin ki ben bana t-uzağım…
Kin tutmaz kalemim bilirsin.
Sen kapatsanda c-ismimin üstüne son sayfanı
bu masalın devamını bir ömür bekler yüreğim…
Sana git diyebilmek için kaç alfabe satın aldım z-amansız pazarlıklarla bilsen.
Tüm kırgınlıklarımı çıkarıp kumbaramdan saydım bir “git” etmedi.
Yanında “me”si olmayan bir git yakıştırılmadı sevdama…
Ama çok istiyorsan işte orda; alfabemin kıyısında bir “git”…
Eksik mahzun çaresiz…
İster al git istersen k-al git-me Yar!…
Yar demişim sana…
Yokluğun dipsiz bir yar!
İşte diz çöküyor sevdana yüreğim gitme!…
Gitme sensiz ıssız bu diyar…
Yoklukluğun ortasında yok olan bir varlığa tutundum.
O hüzün ki sevdanın nefesi en çok yakışan bize…
(alıntı)
24 April
. |
|
|
|
|
|

|
|
Akıl 'geleceğini düşün 'derken, aşk 'ne geleceği, ne zaman azrail ile karşılaşacağını biliyor musun?' der. Akıl, anlık mutlulukların sonu olmadığını, bir düzen kurman gerektiğini söyler, aşk ise anı yaşaman için bastırır. Akıl, kaybedeceklerini hesapla diyerek dikilir karşına, aşk ise gemileri yakman için ateşi tutuşturmaya kalkar eline. Akıl, paran yoksa bu hayatta adam gibi yerin yok, beni başına topla derken, aşk, o aklı başından almak için pusuya yatmıştır bir yerlerde. Akıl, sükûneti, huzuru tavsiye ederken, aşk hemen devreye girer ve serüvensiz bir hayatı, otların da yaşadığını fısıldar kulağına. Akıl, zararlı alışkanlıklardan uzak durmayı, tutkuları denetim altına almayı öğütlerken, aşk, bu dünyada akıllı insanların değil, tutkularıyla yaşayanların arkalarında izler bıraktığına yemin üstüne yemin eder. Akıl, yaşının adamı ol diye gözlerini kısıp kaşlarını çatarken, aşk, içindeki çocuğu sakın ola öldürme diye öğüt üstüne öğüt verir. Akıl, içinde yaşadığın toplumun hiç değilse genel olarak normlarını kabul et derken, aşk tam bir başkaldırıya çağırır. Akıl, sayısız tehlikeyi sıralayarak kendini korumanı önerirken, aşk, ruhunu bile çırılçıplak soymanı ister.
|
|
|
|
|
|
|
03 März
GİTME
Gitme
figan düşer denizlere sular çekilir
yağmur yağmaz vahalardan kirpiklerime
bir rüzgar hıçkırır tenhada, bir dal kırılır
boynunu büker sabah kervanları kelebekler ölür
Gitme
bir yıldız küser göğüne, içini çeker bir çocuk
şaşırır yönünü rüzgarlar
bütün pınarların suyu çekilir
solar nazlı çiçekleri kalbimin, üzülürüm
Gitme
öksüz kalır içimdeki imge dağları
saçlarını öpen seher yeli, çoban yıldızı
bir daha turnalar geçmez, bülbüller ötmez
çiçekler açmaz bahçemde ah be gülüm
Gitme
acılara mahkum olur yüreğim
ardında fırtınalar kalır, ayrılıklar, anılar, yanlızlıklar
boynu bükük aşklar, gözü yaşlı şarkılar
alışamam yokluğuna, yokluğun ölüm
gitme
içimdeki bütün vagonlar devrilir
bir kar yağar istasyonlara, üşürüm
gel gitme sevgilim terketme beni
umutsuz çaresiz bekletme beni
gitme
bütün ormanlar ateşe verilir
kuşlarda gider bu kent de, ölürüm
gitme kal
menevşeler açsın dağlarda
sevince dönüşsün gökyüzü
iki çığlık arasında bırakma beni ah gülüm
yokluğuna alışamam yokluğun ölüm.
BEN YAĞMURSAM
Ben yağmursam
Ne zaman, nerede yağacağım bilinmez.
Damlasında çok şey anlatırım, görünmez.
Kaybolurmu tılsımı düştüğünde yere,
Söylenmez.
Ben yağmurum,
Yağarsam dolu dolu
Ağlamışım demektir.
Çizelersem burukluk katıyorum,
Kar' ı da yanıma alıp yağıyorsam
Öfkeliyim, kanıyorum demektir.
Ben yağmursam.....
Mevsiminde seçili umutları yüzlere
bırakıyorum demektir.
Ben yağmurum.
Adında rahmet, bereketinde çok şey
saklıyorum..
Ben yağmurum.
Yüzün ıslandıysa,
Sebebi ben olsam gerek.......

.. Sıkı Tut Yüregini ..

Düsmek; bazen bir daha kalkamamaktır.
Bazende, daha iyi kalkmak toparlanmak, eskisinden daha diri olmamaktır ruh için.
Elbet beden düsecek topraga tıpkı bir yaprak gibi.
Bir kıvılcım gibi söner bedenler.Elbet bedenler toprak olur.
Ya düsen yürekse ve ruhumuzsa ne olur?
Yasamın pırıltılarında esir ettigimiz sımsıkı tutamadıgımız yüregim ne olur,
ah yürekler ne olur?
Tutabilmek hayatı ve tutunabilmek biryerlere,
birseylerin ucunda olsa...
Sımsıkı tut yüregini ki tutundum diyebildigin birseyin olsun.
Her insanın en çok asina oldugu kadar bir o kadar uzak oldugu menzil degilmidir yüregimiz ?
Ne kadar ara verirse versin insan, birseye ara vermemeli yüregine onu hep sıkıca tutmalı..
Ve tutunacak bir yer bir liman aradıgında
içinde bulmalı onu,
cos
turmalı degil mi çaglayanları..?
Açtırmalı tüm lalelezarları yüreginde.
Sıkı tut yüregini hem de sımkısı kaçmasın .
Niye sıkılıyoruz ki ?
Neden hezeyanlar neden yüregimizde med-cezirler ?
Galiba tutamıyoruz/tutunamıyoruz,
hiç bitmiyor yürek fırtınasıda ondan.
Ne ümitler saklıyorum içimde ve de son nefese kadar saklayacagım ben.
Ümit o ki;
hiçbir çile ve zorluk ruhu yıpratmasın,
yolundan alıkoymasın.
Bedenimiz elbet eskir, pörsür.
ya ümitlerimiz hayallerimiz
ve tabi ki sıkı sıkı sardıgımız, sarıldıgımız
yüregimiz?
.. Sıkı Tut Yüregini ;
Çık onunla çimenler üzerine.
Katıl sende hayallerindeki mavi turlara
Savas Don-Kisotlar gibi yeldegirmenleriyle
Dal seyrine sevgilinin gözlerinde maviyle tüllenen enginlere...
Kos iste yüreginle tut ellerinden,
yürüt onu çocuklar gibi...
Seherlerle uyan,
yalvar Allah''a en güzel esmalarla ve içten dualarla.
ilahi mesajlarla açılsın kalp barajların.
Potansiyele dönüssün içindeki tutkuların, arzuların...
Dostlarla ol,dost ol herkese ve herseye.
Sevgiliyle ve en sevgiliyle muhabbetler et.
Yüreginin çare-i yeganesine hem dem ol.
Mideni düşündügün kadar onu da düsün,
besle büyüt en lahuti manalarla.
Yorgunluk ,dermansızlık belirir çok zaman.
Düsünemez insan,
farkedemez neyi kaybettigini
ve kaybederken neleri yitirdigini...
Ruhu sıkı tutmalı ki, düsmesin!
Mühim olan o çünkü...
Ve bir papatyanın düsen yaprakları sana ;
düstüm,düsmedim der gibi :
Ben seni tutuyorum düsmeyesin diye,
sönmez ümitler dolduruyorum içine...
Pörsümez sevinçler,
dipdiri hayallerle...
Ve sımsıkı sar ki onu ; fazla üsümesin … *
. .. Turgay Seren ...
Nede olsa benim yüregimsin yine de söküp atamam seni!
Sıkıca tutarım düsürmem seni bir daha söz...
Biliyorsun ben sensiz asla yapamam.
.
Sımsıkı tut yüresini ki; düsmesin !

Aşk Yalan Olmuş Bu Zaman Da Dostluklar Sahte
Bir Can Vardı Taptıgımız Yalancıymış
Kader Deyip Gülüp Geçemedik
Yandık Ama Bir Söz Diyemedik
Sevdik Güvendik Ama Gülemedik
İsyan Ettik Haykırdık Ama Duyuramadık
Vefasız Bu Alem Karşı Koyamadık
Gecelerce Agladık Ama Degerimiz Bilinmedi
Yaramız Derindi Yalan Dedik Geçtik Ama Dinmedi Sızımız
Yarim Dedik Canım Dedik Yürekten Vurulduk
Anladım Ki Yalan Dünya Aglamak Haykırmak Sevmek Boşa
19 Februar
AYRILIK NEDIR...
SordumKır çiçegine sordum ayrılık nedir
Dediki filizlenen umutlarımın kırılışidır
Uçan kuşa sordum ayrılık nedir
dediki esen yelle anlaştılar
Yıldızlara sordum ayrılık nedir
Dediler güneşin ayla arasının açılışıdır
Sordum yanan ateşe ayrılık nedir
Dediki duman olup meçhule gidişimdir
Sazımın teline sordum ayrılık nedir
Dediki aşıkların bağrından kopan yanık sesdir
Gecelerime sordum ayrılık nedir
Dediler benliğimi gündüze terk edişimdir
Göz pınarlarıma sordum ayrılık nedir
Dediler yanaklarımızdan süzülen damlacıklardır
Toprağa sordum ayrılık nedir
Dediki nicelerini tatdım
Hasrete sordum ayrılık nedir
DEDİKİ SORDUĞUN BENİM

Es sind keine Fotoalben vorhanden.
|


HAYALLERİM SENİNLE - 26 Jan., 2009

Bir eskicide bıraktım yüregimi tükenmeyen yollarda,
Bilinmeyen geleceklere yürüyerek geçiyor zaman.
Uyandığımda bitecek bir rüya gibi. Hiç durmadan,
Koştururcasına yürüyorum.Durursam uyanacağım
Yaşam bitecek sanki…Ardıma bakmadan gidiyorum

Birdaha geçmeyeceğimi bildiğim yollardan.
Her adımda dağılıyorum bir parçam ellerimden düşer gibi,
Kayıp gidiyor benden…Bir köşede gülüşümü bırakıyorum.
Bir gece yıldızlara bakarken gözlerimi sokak lambalarında,
Sessiz gölgemi, gün batımının kızıllığında çocuklugumu
 
Gün doğumunda sabah çiğ’lerine karışan göz yaşlarımı…
Siyah beyaz bir fotoğrafta düşlerimi…Oysa düşlemek,
Ne güzeldi çocukken.Nerden bilirdim yaşamın böyle,
Parçalanarak süreceğini ve ömrümün kendimi toplamakla,
Geçeceğini bir yap bozum sanki Tek parçamı bile bulamadan

Yeniden dağılı veriyorum.Nerede başladı bu…
Hatırlamadığım kadar uzakta kaldı kırıntılarım.
Her yiten parçada sessiz bir çığlık attı yüreğim
Sel olup aktıda kimseler görmedi sessizce gelip
Toplamasını bekledim o hep beklenen ama hiç gelmeyenin…
  
Yüreğimde bir telaş bir heyecan beni tamamla artık der,
Gibi çırpınan o değilmiydi daha yolun en başında
Bin parçaya bölünüp dağılan istesemde bulamam,
Yüreğim birdaha geçmeyeceğim bir yolda
Bir eskiciye bıraktım seni paramparça

Çığlıkların paçalarımdan süzülüyor kimseler görmüyor..
İşte böyle sürüyor yaşam yolun birinde eskitip,
Birbaşkasında biraz artan…Kim geri getirebilir
Kim geri getirebilir birdaha geçmeyeceğim bir yolda
Bir eskicide kalan o parçası eksik yüreği
GÜNAYDIN CANIM ARKADAŞIM
HERŞEY GÖNLÜNCE OLSUN
|
MünevveR ... - 28 Jan., 2009
sayfan dopdolu olmuş yüreğine sağlık.
Jemand bei Windows Live - 19 Feb., 2009
şk dersem çık,ayrıLık dersem çıkma...
SEVGİ AŞK ÇOK YÜCE BİR DUYGUDUR...
HER İNSANIN NASİBİ VARDIR BU KUTSALLARDAN..
AMA TEKELİNE ALMAK YOKDUR...
SEVGİYİ VE GÜLÜMSEMEYİ YAŞAYAN İNSANLARDAN OLMAK ÜMİDİYLE A.E.O.
Jemand bei Windows Live - 20 Feb., 2009

BEYAZ GÜVERCİN
Süzülüp mavi göklerden yere doğru
Omuzuma bir beyaz güvercin kondu
Aldım elime, usul usul okşadım
Sevdim, gençliğimi yeniden yaşadım
Bembeyazdı tüyleri, öyle parlaktı
Açsam ellerimi birden uçacaktı
Eğildim kulağına; dur, gitme dedim
Hâreli gözlerinden öpmek istedim
Duydum; avuçlarımda sıcaklığını
Duydum; benden yıllarca uzaklığını
Çırpınan kalbini dinledim bir süre
Ve uçmak istedim onunla göklere
Ak güvercinin iri gözleri vardı
Güzelliğinden fışkıran bir pınardı
Soğuk sularından içtim, serinledim
Çağlayan bir nehrin sesini dinledim
Belki buydu sevmek hayat belki buydu
Işıl ışıldım, gözlerim dopdoluydu
Bir nağme yükseldi sevinçten ve hazdan
Bir nağme yükseldi, güzelden beyazdan
Uzattı sevgiyle pembe gagasını
Birden öğrendim hayatın mânâsını
Kaderde sevgiyi sende bulmak varmış
Seninle bir çift güvercin olmak varmış
haris kartal - 20 Feb., 2009
 .....................canım kurban olsun senin yoluna
........................adı güzel kendi güzel muhammet
.......................gel şefaat eyle kemter kuluna adı güzel kendi güzel muhammet
...................mümin olanların çoktur cefası
................ahirette olur sevki sefası on sekiz bin alemin
..................mustafası adı güzel kendi güzel muhammet
...............yunus met eyler seni dillerde hem gönüllerde
..........arayı arayı gurbet ellerde ya muhammet canım arzular seni
...................... bir mubarek sefer olsada çıksam kabeyollarındakumlara batsam
......................hup cemalin düşte seyretsem ya muhammet
...................canım arzular seni
MÜRŞİT HATİPOĞLU - 21 Feb., 2009
Günümüzde çok büyük bir cahiliyet hüküm sürmektedir. ALLAH-u Teâlâ’nın gadabına mucip olan bütün günahlar işlenmekte, her türlü kötülüğün anası bu devirde mevcut bulunmaktadır.
Geçmişte helâk olan eski kavimler bollukta ve zevk sefada iken belâlara, âfatlara uğramışlardır. Onların birer kabahatlerinden ötürü başlarına felâketler gelmişti. O kavimlerin yaptıkları azgınlıkların bugün hepsi yapılmaktadır. Dünyaya aşırı muhabbet bağlanmış, her kötülük moda olmuş, İslâm’ı yaşamak ayıp olmuş.
Haram-helâl bilinmiyor, günaha sevaba aldırış edilmiyor, ALLAH-u Teâlâ’nın koyduğu hudutlar alabildiğine çiğneniyor. İnsanlar Hakk’tan kopmuşlar, bâtıla sarıldıkça sarılıyorlar. Kumarın her türlüsü oynanıyor. Fuhuş alenen yapılır hale gelmiş, gayr-i meşru hayâsızlıklar yaygınlaşmış.
Öyle kadın var ki imanını, dinini, namusunu seve seve verir. Diğer taraftan öyle kadın da var ki, gerek namusunu gerek imanını kurtarmak için seve seve canını verir.
Bu sohbetimizde;
“Öğüt ver, hatırlat. Çünkü öğüt ve nasihat müminlere fayda verir.” (Zâriyât: 55)
Âyet-i kerime’si mucibince, bu hususta bazı hatırlatmalarda ve öğütlerde bulunacağız.
Nitekim diğer Âyet-i kerime’lerde şöyle buyuruluyor:
“ALLAH’tan korkan öğüt alacak, bedbaht olan ise ondan kaçınacaktır.” (A’lâ: 10-11)
Din nasihatla kaim olduğu için, az bile olsa muhakkak ki faydası olur.
İman edenlerin unutmamasına, gaflete düşmemesine, imanlarının kemâlleşmesine, kalplerinin itminan olmasına, bilmediklerini öğrenmesine sebep olur.
hayırlı günleriniz olsun
RABBİM yar ve yardımcımız olsun
Jemand bei Windows Live - 21 Feb., 2009
Zehir De Olsan Kal Bende
Hangi gözlere düşer serabın
Muradına tutsak iken ben
Vuslat hayali yüreğimdeyken
Bir yanım tipi , boran , kar düşer
Bir yanım alev alev kor düşer
Dağ susar bugün
Düşler mahkum çirkiniklere
Cellatlar basar bugün
Zehir de olsan kal bende
Say ki sabahına küsmüş bir ayazdım
Ne olur gel
Sana şiir yazdım
Kimin yollarına tebessüm eder dudağın
Yollarına turab iken ben
Öyle deli dolu
Öyle apansız
Çık gel
Sana söylerim tüm türküleri
Sanadır çığlıklanan her dize
Fermanım gözlerinde
Dermanım gözlerinde
Yorgun savaş mirasıyken sokaklar
Say ki senliğimde bükülmez bir bilektim
Ne olursun gel
Yokluğunda boyun büktüm , eyvallah çektim
Kimin ufkuna takılır adın
İstanbul ' un tüm duvarlarına yazmışken ben
Banklara , ağaçlara kazımışken
Namlu öyle soğuk ki
Horoz titrek
Ellerim kadar
Bir yanım lime lime kan düşer
Bir yanıma umut düşer , tan düşer
Gel gayrı takatim ol , gücüm ol
Geçmiş hesaplar sorulsun zalimden
İnancım ol , öcüm ol
Hasretin dert , hasretin işkence yüreğimde
Gel dermanım ol , ilacım ol
Esse savursa seni bir deli rüzgar
İlk defa ağladım gel gör yar
Say ki bir deli hançerdim belde
Kanım aksın , canım çıksın gel de...

λŋqεℓ . - 21 Feb., 2009
Uykusuz kalsada
kelimelerim
Daha cok sessizleşsede gece
Kaybolup gitsemde içinde
Türküler inim inim sızlasada dilimde
Söylenmemiş sözler adına
Bir mektup yazmak istiyorum
Sana!
Kendi el yazımla
Gitmeler uğuldarken
Gönlümün dar sokaklarında
Kalan yanımdan bahsetmek istiyorum
Sen!
Iraklardan ıraklaşırken
Bana!
Avazım çıktığı kadar yazmak istiyorum
Yüreğimin serçe kanadında
Kanayan yarayı
Sadece bir bakış kalakalıyorum
Öyle dargın öyle kırgın
Tek bir kelimeden
Başka şey düşmüyor aklıma
Gitme!
Jemand bei Windows Live - 21 Feb., 2009
UNUTTUN MU BENİ ?
Bahar gelince kokun gelirdi,
Bülbüller şarkılarında senden haber verirdi
Seni düşününce kalbim erirdi
Bir durgunluk bir hüzün ne oldu bilmem ?
Söyle sevdiğim unuttun mu beni ?
Bu gönül bir vefasız olan seni seçti
Senden ayrılalı yıllar geçti ,
Kaç sevgili bilemem , ayrılık şerbetini içti
Eller ayrı , dudaklar kilitli
Söyle sevdiğim unuttun mu beni ?
Seni anınca yüreğim yanardı
Aşk dediğim anda kalbim kanardı
Hasretle seni görmek için gözlerim arardı
Heyecan yok bedende durgunum şimdi
Söyle sevdiğim unuttun mu beni ?
Ne kadar istesemde , sus söyleme
Ayrılık acısı çeken gönlüme
Bir umut bir bekleyiş bırak gönlüme
Mezara beni değil , aşkımı gömme
Söyle sevdiğim unuttun mu beni ?
yüzünüzden gülüş kalbinizde sevgi eksik olmasın...
iyi bi haftasonu geçirmeniz dilegiyle.A.E.O.
Jemand bei Windows Live - 24 Feb., 2009
Mevlana Mesnevi’sinde bir hikâye anlatır:
Bir adam, dostunun kapısına gelip, kapısını çalar. İçeriden gelen ses:
-Kapıyı çalan da kim, diye sorar.
Adam: “-BEN’im” diye cevap verince, dostu:
-“Git, şimdi zamanı değil, sonra gel” der.
Adam, kapıdan ayrılır ve bir yıl dostunun hasretiyle yanıp tutuşur. Bir yılın sonunda dostunun kapısına tekrar gelir. Reddedilme korkusuyla kapıyı çalar.
İçeriden gelen ses:
-“Kim o” diye sorar. Adam:
-“SEN’im” diye cevap verir.
Dost, adamı içeri davet eder:
-“Madem ki BEN’sin, içeri gir. Ev dar iki kişi sığmıyor” der.
Kaçımızın SEN’im diyebileceği, ruhunu birleştirebileceği biri var?
Kaçımız ben’ini sen yapmayı başarabildi
Çok sevdiğimizi söylediğimiz halde SEN’im diyemiyoruz sevdiğimize.
“Gerçek aşk” bu olsa gerek.
Sen-Ben değil, sevdiğimizle bir olmak.
Ne mutlu SEN’ini bulabilene…
alıntıdır
Jemand bei Windows Live - 25 Feb., 2009
anne
ben geldim...
saksıdaki çiçegin,
gözlerindeki yaşın,
dilinde dolanan nasırlı duaların
annem... ben geldim....
annesini bırakıpda gidermi hiç bir çocuk
bilmezmi sökülecegini yüreğinin,
bilmezmi gözlerindeki yaşın hiç dinmeyecegini...
seni nasıl bırakırım uçurumların yamacına
kendim uçurum çiçegi olsamda....
bilmezmiyim annem gidersem ,
gidersem gece düşmezmi yaralarına
bağlanmazmı yarına çıkan bütün yolların
o masallar öksüz kalmazmı
masa üstündeki kitabım
en demli çaylarım öksüz kalmazmı
sen ağlama annem
bilirim gizli gizli ağlarsın
yanarsın...
bensiz,
benden habersiz...
sen bilmezmisin annem
ben o ağladıgın gözlerinde yaşarım
her döktüğün gözyaşında biraz daha kaybolurum
yoksa sen beni sevmiyormusun anne
tamam çok seviyorsun
o zaman ağlama anne
yitik düşürme beni gözyaşlarında
bırak bırakta gözlerinde kalayım annem!...
Hayırlı bi gün geçirmeniz dilegiyle...
Yüzünüzden gülüş kalbinizden sevgi eksik olmasın...
Dualarınızda hatırlanmak ümidiyle A.E.O.
Jemand bei Windows Live - 17 März, 2009

İnsan, insanlığa, Rabbisini tanımakla, Rabbisinden korkmakla ulaşır. Başka
bir şeyle ulaşmaz. Bizim derdimiz bu olsun. Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'le
amel etmedikçe insanı insan saymıyor. Ne buyuruyor onlar hakkında?
"Onlar hayvanlar gibidir. belki de hayvandan da daha delâlettedir, daha çok
sapıklıktadır."(1)
Amma Kur'an-ı Kerim'e sarılan kimseyi Allah-û Tealâ büyük adam kabûl ediyor.
Bunu beyan eden bir ayet okuyalım:
"Onların (Ehl-i kitabın) hepsi müsavi değildirler. Ehl-i kitaptan istîkamet
ve adalet üzere olan bir cemaât vardır ki, gece saatlerinde secde ederek
Allah' ın ayetlerini okurlar."
"Onlar, Allah(-u Tealâ Hazretleri)’a ve ahiret gününe iman ederler, iyiliği
emreder, kötülükten menederler hayırlı işlere koşarlar. İşte bunlar salih
kimselerdendirler."
"Onların hayır cinsinden yaptıkları şeyler karşılıksız bırakılmayacaktır.
Allah(u-Tealâ) takva sahiplerini hakkıyla bilendir."(2)
Gördünüz mü şeref kimindir?
"Ümmetimin en şereflileri Kur'an-ı yüklenenler ve gece ibadet edenlerdir."
Bu hadis-i şerif de ayetimizi te'yid etmektedir. Demek ki şeref gece, gündüz
seferber olarak Kur'an'a hizmet edenlerindir. Bu kişi hammal veya hammal
kızı süpürgeci veya süpürgeci kızı olsa dahi durum değişmez. İnsan Kur’an
ehli olmadıkça hiçbir değeri yoktur.
1. Araf Sûresi,179
2. Alî İmran Sûresi,113-115
Mahmud Efendi
Jemand bei Windows Live - 21 März, 2009
alemlerin rabbi güzel allahim..
alemlerin rabbi güzel allahim..
son nefeste imanimdan ayirma..
senin rahmetin bol,benim günahim..
son nefeste imanimdan ayirma....
gafletimden yedim binlerce tokat..
tükendi mecalim kalmadi takat...
bir ömür gözyasim dinmedi,fakat...
son nefeste imanimdan ayirma...
bes yüz hayal bir hakikat etmiyor...
hubb-i dünya harcamakla bitmiyor..
ahh!aklim ytmiyor gücüm yetmiyor
son nefeste imanimdan ayirma...
bilirsin,kime benim garazim?
sanadir benim ilticam,sana niyazim...
mal,mülk evlat iyal bana ne lazim?
son nefeste imanimdan ayirma allahim...
topladim,cikardim kaldim ayipta
gecen günlerimin hepsi kayipta..
riza lokmasindan mahrum koyupta
son nefeste imanimdan ayirma...
bazen ümitteyim,bazen yastayim..
nefs elinde iflah olmaz hastayim
sen var iken kimden yardim isteyim...
son nefest imanimdan ayirma...
RAHMANSIN RAHIMSIN KERIMSIN KERIM
eger affetmezsen nar olur yerim...
ben seni bilirim ben sana derim
son nefeste imanimdan ayirma...
seherde cemreler düser özüme
gercegi gün gibi göster gözüme
cürm-i meshudumu vurup yüzüme
son nefeste imanimdan ayirma...
koymam yadelleri gönül kösküne
vaadin yardir yetimlere düsküne
iki cihan günesin askina
son nefeste imanimdan ayirma allahim...
mehmet şeker - 31 Juli, 2009

HERKES ATEŞİNİ DÜNYADAN GETİRİR
----------------------------------------------------
Abbasi'lerin ünlü halifesi Harun Reşid zamanında yaşamış olan
Behlül Dana (VIII. yüzyıl) dönemin evliyasındandı.
Zaman zaman
aklından zoru olan kimselere has tavırlar takınır, herkes de bundan
dolayı kendisini deli sanırdı. Ama bunu maksatlı yapardı.
Behlül daima Harun Rediş'in yakınında bulunur, çeşitli sebepler hasıl
ederek onu uyarırdı. Bir gün Behlül, üstü başı toz toprak içinde
uzun bir yolculuktan gelmiş olmanın belirtileri ile Harun Reşid'in
huzuruna çıkar Harun Reşid sordu:
Bu ne hal Behlül, nereden geliyorsun ?
Cehennemden geliyorum ey hükümdar.
Ne işin vardı cehennemde ?
Ateş lazım oldu da ateş almaya gittim.
Peki, getirdin mi bari?
Hayır efendim getiremedim. Cehennemin bekçileriyle görüştüm,
onlar "Sanıldığı gibi burada ateş bulunmaz, dediler ateşi herkes dünyadan
kendisi getirir
|
|
Tutamayacagım sözler VERMEM...Bazı şeyleri asla AFFEDEMEM... Yaşanmışlıkları kolay SİLEMEM...Acıyı tanıdıgım için,kimseye ÇEKTİRMEM... cesaretsizligi "gurur'la" ÖRTEMEM.. Yalan ve taktiklerle ugraşmayın, YEMEM! Dostlarıma laf ETTİRMEM... Tutkularım var, VAZGEÇEMEM! Gidiyosan eğer,çok özlesem bile dön DEMEM...SEVEN SEVER..SEVMEYEN yol alır GİDER!
|
|
|
Sensiz Olmuyor
Sensizlik yüreğimde kanayan yara,
Yanlızlık dokunuyor inan kanıma,
Yokluğun acıtıyor beni kıyarım canıma,
Olmuyor gülüm sensiz olmuyor.
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Sana deyil kendime isyanım.
Hayalinle geçiyor artık her anım,
Her saat her dakika seni anarım,
Olmuyor gülüm sensiz olmuyor.
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
İstersen çek silahını daya anlıma,
Yemin ederim ki bakmam ardıma,
Bir kurşun neki senin uğruna,
Olmuyor gülüm sensiz olmuyor.
 Bu yazıya sadece sitemizin üyeleri yorum yapabilir. Yorum yapabilmek için üye olunuz ya da üye girişi yapınız.
- Çaresizim
Nasıl inansam bilmem
Bu uzun ayrılığa
Nasıl katlansam bilmem
Bir ömür yokluğuna
Artık güneş doğar mı
Çiçekler açar mı bilmem
Bakıyor görmüyorum çaresizim çaresiz
Ah Allahım benden çok benden çok mu sevdin
Saatler durmuş sanki
Zaman geçmek bilmiyor
Göz yaşlarım dinmiyor çaresizim çaresiz
Ah Allahım benden çok denden çok mu sevdin
Artık rüyalarımda uzanan ellerini
Öpüyor öpüyorum saçının tellerini
Biliyorum kaybolup yok olup gideceksin
Açarsam gözlerimi çaresizim çaresiz
Artık güneş doğar mı
Çiçekler açar mı bilmem
Bakıyor görmüyorum çaresizim çaresiz
Ah Allahım benden çok benden çok mu sevdin
-

Sustum!
Ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
kendimle konusuyorum simdi yalniz...
yalniz yüregimle dokunuyorum sesime
kimse duymuyor...
sustum
sustu dudagimdaki sarki, gözlerimdeki siir
yaralari yalayan rüzgar
sokaklarinda kahroldugum sehir
gözlerim konusuyor yalniz!
sustum!
bin ah sürüp dudaklarima
ne kadar susulacaksa o kadar sustum!
sustu benimle deniz,
sustu deli dalgalar, sustu martilar...
umutlarimi sarip rüzgarlara
uzaklara savuruyorum her gece
yildiz yapip serpiyorum gökyüzüne
kimse görmüyor...
saçi agarmis hayaller
nemli kirpiklerle
bulutlandiginda gözlerim
gökte simsek olup çakiyorum
kimse görmüyor...
Sustum!
tuz basip yaralarima!
sustum
içinde volkanlar tasiyan bir dervis gibi
yaslanip yalnizligin duvarina
gül döküp kalabaliklara
kimsesiz geziyorum gönül ülkemi her gece
kimse bilmiyor...
sustum!
sustu benimle gök, sustu dag, sustu toprak
acilar konusuyor simdi yalniz
yarali gönlümün sizilari konusuyor
tutup öldürüyorum içimdeki sevdalari bir bir
atiyorum uçurumlardan
kimse görmüyor
sustum!
saçlarini kokluyorum rüzgarlarin
dudaklarindan öpüyorum hayati
içimde incecik bir sevgi ürperiyor
sari hüzünler dökülüyor gönül bahçeme
gelmiyor bekledigim bahar
yaralar merhem tutmuyor
gözyasi olup dökülüyorum kaldirimlara
mendil silmiyor
yagmur dinmiyor
sevdigim bilmiyor
sustum
sustu benimle sari sabir, sustu hasret, sustu zaman
sustum
yalniz gözlerimle dokunuyorum hayata
kimse duymuyor
sustum!
Içimdeki dalgalar kabardikça volkanlar gibi
sustum
sustu dudaklarim, sustu gözyaslarim
sustu gözlerimdeki siir
gönlümdeki nehir
bulutlar haykirdi isyanimi
simsekler haykirdi
sadece ben duydum
sadece ben
ey besigini sallayip bogdugum hayat
kucagimda büyütüp öldürdügüm sevgi
yaralar merhem tutmuyor
geceler avutmuyor
ben sustum
acilarim konusuyor yalniz
ben sustum!
susmuyor yüregimi kavuran kasirga
pencereme vuran yagmur damlalari
susmuyor her gece disarda inleyen rüzgar
gelmiyor bahar
kuslar sevinmiyor
yildizlar küs
ay üzgün
günes dogmuyor
acilar dinmiyor
içimde binlerce siir kaniyor her gece
kimse bilmiyor
sustum!
sustu benimle sari sabir, sustu hasret,
sustu hayat
sustu zaman
acilar konusuyor yalniz
acilarim konusuyor
kimse duymuyor...
duymuyor...
duymu...
duy...

|
|
|
|
|
|
|
LÜTVEN YORUM YAZIN TSK
  | | | | |