Gidersen ölümüm olur son sözlerinle…
Karşında yalvarmaya niyet ettim.
Gitme…
Dökelim içimizdeki her şeyi
Göz yaşlar ile…
Eriteyim yüreğini yüreğime…
Tüm dertleri savur yüzüme…
Haykır tüm nefesinle,
Ama ne olur gitme…
Beni sensizliğe itme…
Yalnızlığa verme…
Özlem çektirme…
Ne olur…!!
Ne olur gitme…!!!
Gitme…
Unutalım geçmişi,
Yaşadığımız tüm her şeyi…
Yeni baştan başlayalım…
Birbirimize ilk âşık olduğumuz gibi…
Ne olur ver elini…!!
Ne olur…!!
Ne olur gitme…!!!
Beni ölüme itme…
Ne olur…!!
Üşürüm sen olmasan benimle…
Birleştirdiğin o yüreğini yüreğimle,
Ne olur ayırıp ta gitme…
Kaçırma gözlerini gözlerimden!
Nefret et tüm her şeyden, benden…
Kız, bağır, çağır ama susma!
Susman kan akıtıyor gönlümden…
Kabul ediyorum,
Sana yaşattığım tüm sebepler yüzünden,
Çok özür diliyorum senden…
Ama ne olur gitme…!!
Ne olur gülüm!Ne olur gitme…!!!
Bir kez daha yaşayamaz mıyız hayatı birlikte?
Ölüme meydan okuyamaz mıyız her nefeste?
Göğüs geremez miyiz her şeye?
Sana söz veriyorum!
Geçmişi bir kez daha yaşatmayacağıma…
Bir kez daha şans veremez misin sevgimize?
Bir kez daha izin veremez misin?
Seni sevmeme…
Ne olur…!!
Ne olur gitme…!!!
BIRAKMA ŞU DELİ RÜZGÂRI SENSİZLİĞE…
Ne olur…!!
Ne olur…!!
GİTME…!!!
RÜZGÂR
İçimdeki hasret kokan yar! Nerdesin şimdi?
Ya Rabbi! Ne olur bana sevdiğimi getir…
Hüsran dokuyor zaman, yüreğim kan ter,
Parça parça tüketir beni, yaşlarım kuruyor.
Saat durmayı bilmez, felek ise oyunu…
Ne istediysem; elimde olan gitti…
Cayır cayır yanan ateşin içindeyim hala…
Hayat şimdi sensiz koca bir anlamsız…
Akıt damla damla akan gözyaşımı dizelerinle…
Dünya fani… Nereye kadar yürüyeceksin bu yerde…
O son sözündü ölüme denk…
Sabrı öğrettin, sende öğrendim beklemeyi…
Uykusuz geceler bilir nasıl acı çektiğimi…
Seninle yaşamak istiyorum, içir bana abıhayat…
Yokluğun bitirdi beni, gözlerim gittiğinden beri arkandan bakar…
Birde içimdeki o koca seni…
Ey sevgili! Gücüm kalmadı artık dön geri…
Ağlamak çare olsaydı,
Tek rakibim yağmur kalırdı...
Ümitsizlik içinde, küçücük bir sen bulabilsem,
Mutluluk her yerimi sarardı..
Gömsem bedenimi yalnızlığa,
O zaman da yaşamanın bir anlamı kalmazdı..
Ben seni unutsam bile,
Gözlerim hep seni aradı,
Yüreğime her dakika sorardı..
Ama sen hiçbir zaman bunu duymazdın
Bir an bile seni hissetmeden duramazdım
Sen bunu hiçbir zaman anlamazdın…
Ses çıkarmadan ağlamayı bilir misin?
Gözlerinle haykırmayı,
Hiç bir şeyin artık umrunda olmadığını,
Bilir misin?
Hayata hep isyan ettim,
Hep karşı gelmeye çalıştım..
Ama hep o beni yendi, istediğini hep yaptı,
Her dakika beni yalnızlığın en koyusuna attı.
Yeter artık! Yeter!!
Bir kez daha pes ediyorum,
Bir kez daha yeniliyorum hayat sana,
Al zamanınla, beni istediğin yere savur, at,
Razıyım, artık yaşama azmim kalmadı.
Ey sevgili!
Nefes alamıyorum artık,
Bunalıyorum,ruhum sıkılıyor..
Senin olmadığı bir yerin nefesini istemiyor bu yürek.
Olmuyor güzelim sensiz yaşanmıyor.
Günüm doğmuyor,hep bekledim geceler bitmiyor…!!
Hüzünler,haykırışlar,ağlamalarım dinmiyor..
Hayat bir türlü seni bana vermiyor..
Göstermiyor,hiç nefesini bile duyurmuyor..
Sanki bana karşı bu yalancı diyar,
Sensizliği bana hep veriyor..
Delice sevdim seni gülüm delice..
Sensizlik bir hançer gibi saplanıp durdu yüreğimde..
Seni görmediğim o her an,
Oradaki yaram hep kanadı,
Hançer acımasızca aynı yere batırdıkça batırdı.
Uykusuzluktan gözlerim hep ağladı.
Ölüm bir kez daha beni yakaladı,
Ne kadar kaçmaya çalışsam da,
Ne kadar yalvarsam da Azrail’e,
Sevdiğimi görmeden alma canımı diye,
Dinlemedi beni, karşı çıktı hep sevgime.
Düşlerde sevdim gülüm ben seni,
Gerçek olmasa da bu hayat,
Tek gerçek seni bildim..
Eğer seni de alırsa bu yürekten,
Azrail’e teslim edeceğim artık bu bedenimi…
RÜZGÂR....

Resimlerin içindeki mutlulukları yırttım sen yokken,
Üzülüp her defasında akıtsam da yaşları gözlerimden,
Zamanın beni sürüklediği o ıssız yerlerden,
Göremesem de seni, duyamasam da sesini her seferinden,
Anlatamıyorum yüreğime sensiz yaşama mecburiyetimi..
Rahat bırakmıyor beni yalnızlık, alamıyorum seni hiç gözlerimden…
Duramıyor ağlıyorum hiç hesapta yokken.
Ah! Bir bilsen,çektiğim acıları görsen keşke..
Neden? Diye sorularla yaşadım hep sensizken…!!
Ansızın geliyorsun aklıma, düşünmeden duramıyorum o zaman.
Rüzgarın daldan kopardığı bir yaprak kadar parçalanıyorum zaman zaman..
Külleniyor ateşim söyündü çoktan,
Ağlıyorum her defasında, bile bile seni düşündükçe akar yüreğimden bir kan
Dökülüyor yapraklar, mevsimin sonu bu an,
Artık hiçbir şey kalmadı,rüzgar yağmuruyla aldı her şeyi unutulmadan..
Şimşeğin çakıp ta her yeri aydınlattığı o an,
Issız bir zamana haykırdım seni, kimse duymadan…
Yaşlı gözlerle beni bırakıp gittiğinde,
Anılar kaldı senden,onlarla yetindim her geçen günde..
SENİ SEVİYORUM diye bağırıyordum, her baktığım resme,
Engel olamıyordum gözlerime,kendimi hep hissediyordum kanlı bir çerçevede..
Mutsuzluğun içindeki bir umut kadar büyüdün bende,
İçimde saklıyorum artık seni,bulamasınlar kimse diye..
Ne kadar parçalansa da bu yüreğim, yinede hep kalacaksın bende,
Ebedi silinmeyeceksin bu kalpte,birlikte gideceğiz meçhule…!!!

Yine senden ayrı bir ses ayrı bir mektup ile,
Bekliyorum rüzgâr sesiyle saatlerce…
Suskunluğum üzerimde,
Yüreğimin heyecanı ile...
Dokunamıyorum, gidemiyorum hiçbir yere.
Uzaklarda esen şu delicesine,
Bana doğru gelen sapmadan hiçbir yere,
Gönderdiğin ileti ile...
Sevindiriyor beni,
Kokunu da çekmiş içine,
Yüzüme üflüyor.
İçime çekercesine
Sürüyorum yüreğime…
Ey sevgili!
Gel artık ne olur dön geri!
Arkada bıraktın seni seven bir deli…
Sensiz bu yürek dayanamıyor ki!
ÇARESİZİM, yaşlarım avutur sensiz günleri.
Yarım kaldım gittiğin günden beri…
Yokluğunda gezer oldum bu şehri,
Elim yoksul, gözlerim yetimdi…
Beni ayakta tutan ise,
Senden gelecek günlerce yeşeren,
Küçücük bir ümit idi…
Sensin beni hayata bağlayan,
Tek gerçeğimsin içimde kalan.
Yüreğimde an be an atan,
Bu ölü cana can katan,
Koca bir sensin kalbimde yaşayan…
Şu halimi kimler anlatabilir ki!
Hangi şair şiirine yansıtabilir,
Hangi ressam resmini çizebilir ki!
Hangi dert, hangi çile bundan büyük olabilir ki!
Yıldızsız bir gece,
Dalgasız bir deniz gibiyim…
Güneşsiz bir gün,
Nefessiz bir şehirdeyim…
SENSİZİM…
Hayallerimle yaşıyorsun bütün bir gün
Ve bütün bir gece…
Düşlerimdesin, ismin dilimde…
Resmin başköşemde,
İzlerim saatlerce…
Doluyor her gece gözlerim
Uykusuzluk yaşları ile…
Karanlığın koyusuna sarılmış
Yaşıyorum dört duvar dört köşe ile…
Hani ellerini tutup ta o masmavi denizi izlerdik ya zamansızca,
Yaşama sevincim artardı sen yanımda olunca.
Gülümseyişini izlerdim dakikalarca..
Okşardım o yanaklarını usulca.
Susar dinlerdim seni sen konuşunca.
O kadar titrerdi ki bedenim sana sarılınca,
Durur kilitlenirdim sonra karşında…
Kalbimin sesi gelirdi kulaklarıma.
Öyle atardı ki hızlıca!
Birde gözlerin gözlerimden ayrılmayınca,
Heyecanım daha da artar,
Susar konuşamazdım bir daha…
Hani çay bahçesinde otururken
İzlerdim ya hep seni!
Karşımızdaki deniz dalgaları
Bozardı sessizliği…
Sen izlerken denizi,
Saklıdan tutmaya çalışırdım ellerini…
Fark ettiğinde ise izin verirdin tutmaya,
Gözlerin gülümserdi…
Güneşin batışını izlerken,
Deniz maviliğini siyaha bürüyordu.
Hava karanlığa soyunuyordu…
Başını omzuma koyduğunda,
Saçların dokunurdu yanaklarıma…
Sonra sarılırdım sımsıkı sana.
Gözlerimi kapatırdım,
Anı ölümsüzleştirir,
Hayalime koca bir yer yapardım,
Oraya saklardım…
Ve şimdi!
O hayalin içindeyim sanki…
Karanlığa hapsolup maziye baktığımda,
O anlar gelir hep aklıma…
Gözlerimin önünden geçerler usulca.
Ağlayarak ta olsa,
Düşlerdim sessiz sedasız…
Hayal de olsa,
Yaşıyordum seninle sanki be CEYLAN GÖZLÜM!
Beklerim gelmeni zamansızca…
BEKLERİM GÖZYAŞLARIYLA…
RÜZGÂR’DAN YAĞMUR’UNA...

bu hayatın onsekizinci sayfasındayım.
okudukça bazen bunalıyor
bazen ise hoşuma gidiyor...
yazış tarzı,kahramanlar ve yaşayışlar etkiler belkide beni
ama en çok ta aşk kelimesi geçen sayfa güzeldi.
heyecan,aşikar,mutluluk,gözyaşı...
hepsi de bir nedenli...
yolun çeyreğindeyim,
belki daha çok var yürümeye
belki de bir adım atsam öleceğim...
her şey aynı;dertler,hüzünler,gözyaşları,mutluluklar...
belki de bana öyle geliyor.
"sen,sen çok farklısın" dediğim zamanlar oldu elbet!
ama sonunda hepside aynı oluyor...
çok yürüdüm diyorum bazen ama
arkama bir bakıyorum ki, bir adım bile atmamışım daha.
sayfaları bir bir çeviriyorum.
zaman öyle çok akıyor ki!
durduramıyorum...
sayfanın birinde savaş,
birinde barış,
birinde yoksulluk,
birinde zenginlik...
insan yaşamasını bilirse mutluluğa eriyormuş,
boş geldiyse, dertler, sıkıntılar onu kovalıyormuş.
bu roman nedir böyle?
yaşamından şikayetçi olanlar da var.
ama düşünmüyorlar ki,
onlardan bir alt seviyedekilerini..
attığın her adım için şükret!
susmak gerekir bir yerde.
nereye kadar konuşacaksın ki?
istediğini anlat,
kimseye duyuramazsın ki...
ne romanlar okudum, mutlulukla bitti,
ne romanlar okudum, bir damla gözyaşı ile sona erdi.
yaşamın sırrını bildin mi,
işte o zaman getirir önüne her şeyi...
bilirsin sebebini...
neden yaratıldığını bedenin,
ellerinin, beynin, ayaklarının, YÜREĞİNİN...
sayfanın bir kenarı yırtılmış.
o vakit canım, ne çok şey yaşamış...
işte o an, önüme çıkan her engeli,
vurup kırasım geldi...
bilemedim içimdeki kin kime neye idi...
bu roman ne zaman biter ki?
Haşa isyan değil bu tabiki,
ama yinede, sayfayı tümüyle yırtasım geldi...
bir gül koymuşum arasına,
o da kurudu gitti...
örtmek gerekir her yaşadığın kötü olayın üzerini,
örtüpte açmamak gerekir üzerini.
ne kadar açtığında, kalbin kırılacak cam gibi,
paramparça edecek yüreğini...
binlerce yüz tanıdım bu sayfalarda.
ama göremezsin ki, kimsenin içini,
"dostum" dediğin kişi bile, dikenli gül atar sana,
ama öyle olduğunu nereden bilecektin ki?
meğer, kimseye güvenmemek gerekmiş.
uyarsa bir kuzu tilkiye,
günahları bir bir dizilirmiş...
nerde ve ne durumda olursan ol hiç bir zaman bırakma kendini!
ve hiç bir zaman kaybetme içindeki seni...
unutmak istedim geçmişi,
istemedim geleceğimi etkilememesini,
her okudğum sayfa da mutluluk, en ücra köşelerdeydi.
oldu elbet yaşadığımız kötü olaylar,
ama hepsi dünde kaldı şimdi...
bilelim hayatımızın değerini!
bu hayat üç günlükse eğer,
ne kadar yaşta olursak olalım,
hayat, her şeye rağmen yaşamaya değer...
RÜZGÂR...
Yine yağmur yağıyor,
Yine karanlığa mahkûm,
Yine acılar içindeyim bu gece…
Odam derin bir sessizlik içinde,
Dışarıda sadece yağmurun sesi,
Vurdukça vuruyor damlalarını pencereme.
Gökler öyle bir ağlıyor ki!
Sanki sevdiğini kaybetmiş özlemişçesine..
Bir gün daha geçiyor sensiz,
Bir gece daha…
Karanlığın sessizliğini bozuyor kalbimin sesi.
Öyle atıyor ki! sanki ölümüm bu gece..
Yalnızlığa gözlerimi her kapattığımda,
Gözlerin geliyor hep karşıma.
Ellerimin ellerini tutmak istediğinde,
Kaçıyor benden seninle birlikte..
Bir şimşek çakıyor..
Ve bir şimşek daha…
Şuan hissettiklerimi dışarı atabilsem keşke!
Anlatabilsem yağmura beni dinler mi?
Gökyüzü, hayattaki tüm acıların yaşlarını akıttığı gibi,
Benim gözyaşlarımlada birleşmek ister mi?
Paylaşmak ister mi yaşlarını benimle?
İçimdeki tüm dertleri alıp ta götürür mü?
Yine dayamışım başımı duvara,
Yine seni düşünüyorum bu gece…
Bu gece diğer günlerden çok farklı sanki!
Acaba bu karanlığa güneş doğmayacak mı?
Kuşlar bu sessizliği bozmayacak mı ??
Denizlerin dalgaları karaya vurmayacak mı?Bu gece neden bu kadar farklı?Neden rüzgâr, yağmur damlalarını cama bu kadar sert vuruyor?
Ölümün kokusu neden burnuma bu kadar çok geliyor?
Acaba artık seni göremeyecek miyim?
Seni bir daha sevemeyecek miyim?
Ey yalan dünya !!
Bana bir kez olsun gülümsemedin,
İzin ver sevdiğimi ölmeden göreyim!
Ölümü bu kadar yakın hissetmişken,
Bırak sevdiğime iki çift söz söyleyeyim!
Bırak son nefesimi onun yanında vereyim!
Haykırayım yüzüne,
SENİ SEVİYORUM diye…
Ey sevdiğim !!
Seni sevmelere doyamadım…
Sana dokunmaya kıyamadım…
Seni düşündükçe sevgim bir kat daha arttı..
Ama bu gece son gireceksin kalbime…
Neden bu gece bu kadar uzun geçiyor!
Acaba gözlerimi kapasam, hemencecik sabah oluverir mi?
Neden bu gece bu kadar karanlık?
Acaba küçücük bir ışık buluna bilinir mi?
Neden yalnızlığın sesini net duyabiliyorum?
Acaba yalnızlık bu kadar içime girdi mi?
Bu gece ilk defa bu kadar çok korkuyorum..
Yalnızlığın en koyusundayım bu gece…
Ve bu gece sensizliğin son gecesi,
Karanlık aldı hançerini,
Ve bu gece,
Elveda GÜZELLER GÜZELİ….!!!!
RÜZGÂR..
İzledim o günlerde içimdeki can çekişleri.
Yırttım bu günü, yine sensiz geçirdim,
Yokluğun kanatır kalbimi,
Ah! Duyabilsem bir yudum sesini...
Anıları yaktım, yıktım tüm engelleri,
Ne varsa attım çöpe tüm geçmişi…
Sustum, ne olursa boyun eğdim, sabreyledim,
Sildim her şeyi içimde ne varsa hepsini.
Sardım savurdum rüzgâra, döktüm yollara kırık dökük kalbimi…
Ne kadar kolay söylemek değil mi?
Oysa yapamadım hiç birini…
Ne silebildim geçmişi, ne de savurabildim her şeyi…
Şimdi sensiz yine bir hazin içim,
Ne unutabildim hepsini, ne de örtebildim üzerini…
Her şeyi bir kenara bırak ta,
Sevdim, sevdim işte seni…
İçim bir cemre şimdi...

Olmuyor işte!
Yapamıyorum…
Ne seni düşünmeden bir an durabiliyorum,
Ne de sensiz yaşayabiliyorum…
Yokluğunda aldığım her nefesim haram.
Yürüdüğüm tüm yollar engelli
Yüreğimden akan kanlar ile aşmaya çalışıyorum hepsini
Ekmeğim, suyumsun sen benim
Ve şuan aç ve çok susuzum, seni istiyor kalbim…
Kaderin bana inadı sanki
Güldürmüyor hiç ıslak yüzümü
Geri kalan bu ömrümü
Sevdiğimle geçirsem, ona çok olacak sanki
Gülmenin, sevinmenin, eğlenmenin…
Ne demek olduğunu bilirsin.
Ben unuttum işte…
Sen, o soğuk geceleri,
Gökyüzünün ağladığı,
Kızmışçasına çaktığı şimşekleri,
O gürültülü günleri,
Bilir misin?
Karanlığın en zifiri kollarında,
Yokluğunda,
Ben böyleyim işte…
Sana o kadar çok muhtacım ki!
Aşağılandım yalnızlıktan.
Korktum hep sessiz karanlığından.
Boyun eğdim şu sensiz hayata.
Ölüm bile basit geliyor artık bana…
Kurudu yaşlarım, akmıyor artık.
Çaresizliğim sızlatıyor sadece parçalanmış yüreğimi.
Zaten alıştım bu yalan hayatın yüzüne,
Çabalayacak gücüm de yok artık…
Gün geçtikçe deliniyor bu yürek, yokluğunda.
Ne zaman tüm dertli şarkıları dinlesem,
Ne zaman bu yalnızlık sokaklarında yürüsem,
Ne zaman güneşin batışını seyretsem,
Yıldızlarla ne zaman gecemi geçirsem,
Ne zaman ağlasam, çıldırsam, delirsem,
Sadece sen varsın aklımda…
Duyulmuyor artık haykırışlarım.
Yetmiyor delicesine ellerimi açıp semaya bağırdığım bu çığlıklar,
Bu ihtiraslarım yetmiyor…
Bu hayat yolcuğu yordu kalbimi
Bu şehirde artık yalnızım…
Konuşamıyorum hiç…
Dilim susmuş, yüreğim susmuş, gözlerim susmuş…
Güçsüzlüğüme bir kez daha yenildim…
Şu dört duvarın üzerime gelmesi,
Sessiz çığlıkların yüzüme bağrışları,
Her şeyin yüzüme bir suçlu gibi bakmaları yok mu?
İşte o zaman dünya başıma yıkılıyor sanki.
Bedenim ölü, ruhum paramparça…
Sana o kadar çok hasretim ki!
Dilimden çıkan sadece iki kelime;
Seni seviyorum!
Evet!
Sadece bu iki kelime çıkıyor
Yüreğimden de…
Seni seviyorum!
Ne güzelmiş söylemek…
Küçücük bir teselli verdi içime sanki.
Yıllardır, ilk defa ağzımdan çıkıyor bu iki kelime.
Ve yüzüm ilk defa bir tebessüm gösterdi söyleyince.
Birde senden duymak bu iki kelimeyi,
Bilsen nasıl sevindirirdi beni…
O kadar çok özledim ki sesini,
O gülümseyişlerini…
Bir film gibi geçiriyorum aklımdan seni.
Ve hala aç,
Hala susuzum…
Senden hiç vazgeçemiyorum.
Gözlerin bir türlü çıkmıyor gözlerimden.
Yüzün, son görüşümdeki an gibi,
Hala hayalimde,
Ve hala aşığım sana…
İlk günkü gibi…
Sensiz olmuyor sevdiğim!
Hala ağlıyor bu yüreğim…
Sana bağlanmış artık bu kalbim.
Bundan sonra ne sensiz yaşayabilirim.
Ne de senden vazgeçebilirim…
Sonsuzluğumsun benim
Ruhuma işlemişsin bir kere
Seviyorum seni delicesine
Ve şunu unutma ki sevdiğim!
Kalbimdesin ölümüne…
Hiç bilmedim o heceyi yaşamayı…